Konsept No 2 Tutku

  • 1.500,00 TL

"...sekizinde değil sekseninde bile ah evet, yarın güzel şeyler olacak, mutlaka olacak diyenler" No 2 Tutku yeni tatlarıyla hazır!

Alışveriş Listeme Ekle

Karşılaştırma listesine ekle

Vergiler Hariç: 1.500,00 TL

Stok Durumu: Stokta var

Konsept No 2 Tutku'yu bundan birkaç yıl önce ilk kez hazırladığımda, o dönemde (ve hala) beni çok etkileyen bir yazıdan yola çıkmıştım. ''Tutku''nun ne olduğunu anlamaya çalıştığım, hatta onu biraz biraz kaybettiğimi düşündüğüm bir dönemdeydim.

Tutku yıkıcı bir şey miydi, yoksa yapıcı mıydı? İnsana iyi gelir miydi, yoksa onu içten içe yok eder miydi? 


Bu soru işaretleriyle beraber her şeye -izlediğim filmlere, okuduğum kitaplara, insanların davranışlarına, sıradan muhabbetlere, gündelik hayata, sürekli alışveriş yaptığım küçük bakkal/marketin sahibinin işine olan bağlılığına- bu gözle bakarken karşıma edebiyatçı yazar İsmet Emre'nin "Tutku Üzerine" adlı yazısı çıkmıştı:

“...‘hadi’ der tutku, ‘nereye?’ demez, kalkar yürürsün.” * diyordu yazıda. Off nasıl güçlü bir ifadeydi.

Sonra ekliyordu:

"Rüzgârı çağıranın kasırgayla buluşması, yağmuru çağıranın sele maruz kalması, ateşi çağıranın yanmasıdır tutku ama yine de ısınarak, ayakta ama yine de kupkuru, mutlu ama yine de serin, ışıltılı…"


En sevdiğim kısımla da tamamlıyordu:

Otobüs yolculuğunda pencere kenarına oturanlar; uçağa bindiğinde kanadın üstüne gelenler; piknikte herkesten uzaklaşıp bir başına bayırı seyredenler; dersten sıkılınca masaya geyik resmi çizenler; sekizinde değil sekseninde bile ah evet, yarın güzel şeyler olacak, mutlaka olacak diyenler; kıyameti ayaklarına getirenler, kıyamete ayaklarıyla gidenler; ha bire kendi dışına çıkanlar, içine hiç girmeyenler; evine dönmeyenler; gözleri hep ileri bakanlar; yalnız, tenha yolcular; daha ileriyi, öteyi, en öteyi arayanlar, bulmasalar bile arayıp duranlar, tutkunun çocukları; tutkunun sessiz, kırılgan, nahif, kimsesiz evlatları…”


Galiba tutku bize öğretilen klasik anlamından çok daha geniş, çok daha derin ve bir o kadar da basit bir şeydi. Yıkıcı olduğundan daha çok yapıcı ve hatta hemen her zaman var ediciydi.

Mutlu oldum; aradığım asıl tutkuyla yakınlaştığımı hissettim. Ve benden başka kimsenin de benim tutkuma dokunamayacağını anladım. Bir ohh çektim. 

No 2 Tutku bunun üzerine ortaya çıktı. 

İçindeki tatlar da, zaman zaman değişse de, bu anlamları ifade eden tatlar oldu:

Bu serideki çikolatalar şöyle:

1-

İçi taze çilekle yaptığım ve içine ayrıca ruby çikolata eklediğim harika bir orman meyveli krema ile dolu. Bu ipeksi kıvamı hafif çıtırtılar ve %60 bitter çikolata ile kapladım. Ortaya çılgın bir kombinasyon çıktı. Kıra kıra yiyiniz. Kırılan kalpler sadece bu çikolata olsun! :)


2-

Yukarda bahsettiğim çılgın kombinasyonu bu kez daha yoğun bir şekilde hissetmeniz için, daha yoğun bir dolgu olarak ekledim. Bu çikolatayı da ortasından ısırarak, ilk önce ilk yarısını daha sonra ikinci yarısını yemek suretiyle (!) yiyiniz. Belki ikinci yarısını biriyle paylaşırsınız. O da olabilir.



3-

 Burada biraz daha deneysel gidip tahin, kayısı ve mandalina üçlüsünden yola çıktım. Çok tatmin edici bir tadı oldu. Tatmin edici derken kastım, tahinin zaten kendine has lezzeti ve yoğunluğu, çikolata ile karışınca, böyle kaşık kaşık yeme isteği doğuran bir kıvam oldu. İçine bir de kuru kayısı ve Bodrum'da bir mandalina bahçesinden bizzat aldığım doğal mandalina aroması da eklenince, gözlerinizi kapatıp kendinizi bırakacağınız bir tat oluştu. Acele etmeden yiyiniz.



4-

Bu lezzetin içinde çıtırtılı, kıpırtılı, biraz tuzlu ve sütlü çikolatalı harika bir karışım varı. İçindeki kıtırtının kaynağı, zamanında şans eseri tadına bakıp da ilk lokmada aşk yaşadığım %100 fıstık ezmesidir. Bu tadın peşine düşüp, kendisini bizzat Osmaniye'de buldum ve hemen çikolatalarımda kullandığım lezzetler listeme ekledim. 



* Emre İ, “Tutku Üzerine”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, Cilt: CXVII Sayı: 798 Haziran 2018